16 Mayıs 2024 Perşembe 03:31:13


Anlamlı ve Üretken Bir Hayat İçin 9 Prensip

Anlamlı ve Üretken Bir Hayat İçin 9 Prensip

 

Yaş 42.

'Anlamlı ve üretken bir hayat yaşamaya dair ne süzdün bu 42 seneden' diye sorma ihtimalinize karşı aklıma ilk gelenleri sıraladım aşağıda.

 

1. Bir defa, şu şükür/teşekkür meselesini hayatının ayrılmaz/sarsılmaz/sorgulanamaz/göz ardı edilemez bir parçası haline getirmelisin. 

Hiçbir klişe bu kadar gerçek olmamıştır. O yoksa çünkü, güzel dostum, işin bir hayli zor. 

Hayatını bir öfke/isyan/haset sarmalında yıpranarak/kırılarak/üzülerek geçirmiş olabilirsin.  Önemi yok. 

Hemen şu an nelere sahip olduğunu idrak et. Emin ol, saymakla bitiremeyeceksin. Liste uzayıp gidecek. 

Herşeye ve herkese teşekkür et. Sana sıkıntı veren kişi ve durumlara dahi. Hatta özellikle onlara. 

Ne çok şeye şükretmen / ne çok kişiye teşekkür etmen gerektiğini fark edince çok şaşıracaksın. 

Başlangıçta zor olacaktır. Ama her zorluk gibi bunun da ilacı pratik, pratik, pratik. Yaptıkça kolaylaşacak, kolaylaştıkça daha çok yapmak isteyeceksin. 

Bunun hayatında nasıl bir dinginliğe; ne beklenmedik güzelliklere kapı araladığını gördükçe daha da huzurla dolacaksın. 

 

2. Her sabah kendine şu basit soruyu sor: ‘Sana eşsiz bir hediye olan bu günü nasıl değerlendireceksin?’ 

Bu soruya vereceğin cevapların ortalaması hayatının neye benzeyeceğini belirleyecektir.

 

3. Senden bir ricam olacak, şu anı hayatının en önemli anı olarak görebilir misin? 

Why not? 

Maddi-manevî tüm kazanımların şu an ne yaptığın, ne hissettiğin, ne düşündüğünle ilgili değil mi? 

Hayat, ölüm ve ötesine dair herşeyin şu an kim olduğumuz ve ne yaptığımızdan bağımsız olduğunu mu düşünüyorsun? Elbette hayır.

Herşey ama herşey şu an’ın izdüşümlerinden ibarettir. 

Ne yapıyor isek o olacağız. Kaçış yok. 

Öyleyse şu an, hayatınızın en önemli anı değilse, nedir?

 

4. Bir önceki maddede şu an’ın hayatımızın en önemli anı olduğunu kabul ettik değil mi? 

Peki, şu an hayatımızın en mutlu anı olabilir mi? 

Neden mutluluğu belirsiz bir tarihe erteleyelim? 

Neden koşullara bağlayalım? 

‘X’i elde edersem çok mutlu olacağım’ yaklaşımında 2 önemli sorun var: Ya araya hayat girer, X’i elde edemezsin, ki bunu çok sık yapıyor. 

Ya da X’i elde edersin ama aradan yıllar geçtiği için X’ten beklediğin tadı alamazsın. 

Çünkü her şey ve herkes gibi sen de değiştin. 

O halde mutluluğu hayat gailesinin, belirsizliklerin, yılların insafına bırakmaktansa şimdi elde edebilirsin. 

Çünkü 1 ve 3. madde sana bu hakkı veriyor: Şükredecek sayısız nimete sahipsin ve hayatının en önemli anını yaşıyorsun. 

 

5. Hayat aşağı yukarı alışkanlıklardan ibarettir. İyi bir hayat ise iyi alışkanlıklar gerektirir. 

İşinde ve özel hayatında mutlu/başarılı olmak için güzel alışkanlıklar edinmek istiyorsun. 

O halde lütfen şunu yap:

Hayatına katmak istediğin o alışkanlığı küçük; çok küçük parçalara böl. 

Öyle ki yapmak değil; yapmamak imkansız hale gelsin. 

Ve hergün yap. Zinciri kırmadan, her gün… 

Tekrarlanan şey kalıcı olur. Tekrarlanan şey karakterin bir parçası haline gelir. 

Hayatını mikro zaferlerle donat. 

Alışkanlık literatüründe çok vakit geçirdim ve bana ‘kafa ütüleme, tek bir şey söyle de yolumu bulayım’ dersen sana bunu söylerim: Küçük adımlar, dev sonuçlar… 

Sanıldığının aksine adımın küçük olması bir seçenek değil; zorunluluk.

‘Az ama sürekli’ olana yapılan ilahi övgü boşuna değil.

 

6. Sadeleş dostum. Her anlamda. fiziksel, zihinsel, finansal…  

Mesele anlamlı, mutlu ve başarılı bir hayat sürmekse pürüzleri gidermek; yeni şeyler inşa etmekten daha etkili bir yöntemdir. 

Tıpkı günahtan kaçınmanın sevap işlemekten önce gelmesi gibi. 

Tıpkı kötülüklerden uzak durmanın iyilik yapmaktan önce gelmesi gibi. 

Sen arın, azal, hafifle; güzel olan kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Çok daha az çabayla.

 

7. Hepimiz gibi sen de erteleme zaafından muzdaripsin değil mi?

Ertelemenin kaynağı çoğunlukla başarısızlık korkusudur. 

Bunun üstesinden gelmenin sırrını vereyim sana: 

Her seferinde tek bir işe odaklan. 

İş çok büyük ve karmaşık mı? 

O halde tek bir parçasını, yönünü, boyutunu önüne al; ona odaklan ve başka da hiçbir şey düşünme. 

O, hemen önünde duran, üstesinden gelinebilir dozdaki işi yapınca hiç ummadığın bir momentum yakalayacaksın. 

Ve sonrası muhtemelen çok daha kolay olacaktır. 

Şunu da aklından çıkarma: Neredeyse her şey zihnimizde büyüttüğümüzden daha kolay ve basittir. 

Odaklı pratiklerle çözemeyeceğin sorun; üstesinden gelemeyeceğin iş yok.

 

8. Haftalık, aylık, senelik gözden geçirme seansları düzenle. 

Neler yaptın o hafta, ay ve sene? 

Bu pratiğin 2 çok güzel yararı var: 

Yaptığın güzel şeyler; başına gelen güzellikler için kendini iyi hissetmene sebep olacaktır. (Ki bu şükür duygusunu da tetikleyecektir.) 

Ve o kadar da güzel görünmeyen şeylere tekrar maruz kalmamak için küçük önlemler alma, hassas dokunuşlar yapma fırsatı verecektir. 

Basit bir alışkanlık ama ne büyük kazançlar değil mi? 

 

9. Son olarak güzel dostum, her ne yapıyorsan, kendine ve başkasına derin bir saygı duyarak; büyük bir sevgi ve özenle yap. 

Üretkenlikle kafayı bozmuş biri olarak söylüyorum; hiç bir üretkenlik stratejisi bu prensibin eline su dökemez. 

1 verip 10+ kazanmak tam olarak budur. O güzel yapılmış iş er-geç seni bulur ve karşılığını fazlasıyla verir.

 

img

Ömer ÜNER

Yorumlar